Yüzü Masum
Ben bu olayı yıllar önce, mezuniyetimin ilk yıllarında mezun olduğum üniversitenin hastahanesinde çalışırken yaşamıştım fakat o zamanlar yaşadıklarımı kaleme almak gibi bir amaca sahip değildim, hatta şuan da öyle bir amaca sahip olduğum söylenemez ama nereden aklıma geldiyse bir anda bu hikayeyi hatırlamaya başladım, geceleri uyuyamaz oldum ve ne yapacağımı bilmiyordum, bir arkadaşımın tavsiyesi ile yazmaya karar verdim ve yazıyorum. Biliyorum kitapların giriş bölümlerini pek sevmiyorsunuz bende pek sevmiyorum, hatta neredeyse hiç sevmiyorum bu neden uzatmadan anlatmaya başlayayım.
Bir yaz günü çalıştığım yerin boğucu havasından bunalmış ve usanmış bir şekilde hastalarla görüşürken, hastahanenin uzun ve kalabalık koridorundan odamın içine bir seksen boylarında, zayıf, hafif çekik gözlü ve düz saçlarının önünü kaldırmış yakışıklı bir çocuk girdi, ilk görüşte bunun ne gibi bir sorunu olabilir diyeceğiniz cinsten bir insan çünkü genellikle hastalarımın yaşı çok küçük olur veya onun yaşlarında hayattan bezmiş yüz ifadesi takınan gençler olurdu ama o çok farklıydı güler yüzlü, konuşmayı seven hoş muhabbeti olan birisiydi. Odama girdi ve selam verdi bende kibarca buyur ettim mutlu bir ifade takınmaya devam ediyordu bu beni şaşırttı çünkü odam bir hayli küçük ve havasızdı orda ifade takınmayı bırak nefes bile almazsın. Bu çocuk odama girdiğinde nedense bana da bir rahatlama geldi, haftalardır ilk defa hasta geldiği için sevindim.
Çocuk kendini tanıttı on yedi yaşında, lise son sınıf öğrencisiymiş. Konuyu hiç uzatmadan konuşmaya başladı psikolojiye ilgisi varmış hatta amatörce de olsa kendi çalışmalarını yapıyormuş, kısa bir konuşmanın ardından hiçbir şeyi olmadığını sadece konuşmak istediğini söyledi bende onu olumlu karşıladım ve konuşmaya başladı.
Benim sorunum belli bu sorunu sizde çözemezsiniz bu konuda yardım istemiyorum zaten, tek bir isteğim var, oda beni dinlemeniz ben çok yoruldum, bu güleç, mutlu ifadeyi takınmaktan yoruldum, hiç bir şeyim yokmuş gibi susmaktan, konuşmamaktan yoruldum, ne olur sadece beni dinleyin.
Çocuğun yüzünde ki o mutlu ifade bir anda kayboldu öfkeli ve kızgın bir ifade yerini aldı, bende onu dinlediğimi, anlatmasını istediğimi belli eden bir kaç mimik yaptım ve çocuk anlatmaya başladı
Siz bilir misiniz, meshep sorunları yüzünden dışlanan bir annenin oğlu olmak nasıl bir şey, siz bilir misiniz cahil bir babanın oğlu olmak nasıl bir şey evet bilmezsiniz nereden bileceksiniz ki, nereden bileceksiniz benim neden güldüğümü, bilemezsiniz ama bu sizin suçunuz değil bu benim suçum da değil, Tanrı bizi böyle yarattı, bazılarımızın güçlü olması gerekti, bazılarımızın gerekmedi; kimilerimizin büyümesi zaman aldı, kimilerimiz büyümek zorunda bırakıldı işte bende güçlü olmaya, büyümeye mecbur olanlardanım doktor. Benim annem hep dayak yedi, bende hep dayak yedim annemden çok ayrı kaldım, babamdan çok ayrı kaldım hep yalnız büyüdüm sokaklarda kaldım, büyük bir ailem varken kimsesiz bırakıldım bir anneannem vardı bir de dedem onlar olmasaydı belki şuan yoktum, ilk okulda çalışmaya başladım küçük kıyafet imalathanelerinde çalıştım, sokakta işportacılık yaptım, su sattım birşeyler yaptım, yapmaya çalıştım. Orta okul başlarında bir kızla tanıştım çok güzel bir insandı yani ben öyle sanıyordum deli gibi sevdim kendimden çok güvendim, sırf onun ailesi zengin ben fakirim diye yanlış işlere bulaştım ama ne oldu biliyor musun? Tabi ki bilmiyorsun nereden bileceksin ki, sen yaşamadın ben yaşadım ama ne oldu anlatayım o kız bir kaltak çıktı bunu bana çok söylediler ama ben inanmadım nasıl inana bilirim bu kızla çocukluğum geçmiş dört küsür sene beraber olmuşuz her şeyimi anlatmışım, her şeyim demişim, hatta her halimi gösterdim acılarımı, hüznümü, kederimi, mutluluğumu yanında birçok kez ağladım nasıl inanayım değil mi, bende inanmadım. Taki özel bir iş için bir mekana gidene kadar orada onu başka bir erkekle gördüm yerin dibine girdim, hiçbir şey yapamadım sadece ağladım, aylarca uyuşturucu ve alkol kullandım aciz bir köpeğe dönüştüm sonra ayağa kalktım bitmiş bir vaziyette, vicdanımı kaybetmiş şekilde, çok insana zarar verdin ve her gece o kız için ağladım hala ağlıyorum ama o kız için değil kendi halime, kimsesizliğime, yılların yorgunluğuna ağlıyorum. Ama sonunda düzgün bir insan olmaya karar verdim, ben bu kararı verdiğimde lise ikinci sınıf öğrencisiydim, bir öğretmenimin yardımıyla kendime çeki düzen vermeye karar verdim, geleceğe dair legal işler yapmaya ve legal hayaller kurmaya başladım.
Bu süreçten sonra ben bir kıza ilgi duymak ne demek unuttum, yanlış anlaşılmasın cinsiyet falan değiştirmedim, kastettiğim bir insana aşık olmak, çok sevmek gibi aşırı duyguları hissetmez oldum, bu nasıl gerçekleşti bilmiyorum ama ben böyle bir hal aldım, yalnızlık içinde boğulurken ve ondan kurtulmaya çalışırken kendimi yalnızlığa mahkum ediyordum, bir çok kızla tanıştım ve konuştum ama hiç biri beni etkilemeyi başaramadı, nasıl başaramadılar anlayamıyorum çünkü onlarda bir sorun yoktu hatta bir çoğu erkeklerin yüzde doksan beşini etkileyecek güzelliğe sahiplerdi, bende bir sorun var desem hayat sadece güzelliklerden ibaret değil ve bende içlerinde ki aptallığı çok rahat bir şekilde fark ediyordum yani söylemek istediğim şu ben mi zekiyim, onlar mı fazla aptal, tabi ki bu sorunun cevabı belli onlar fazlasıyla aptal fakat benim anlatmak istediğim bu değil, benim anlatmak istediğim bu yaşananlara ve gelişmelere rağmen son günlerde yaşadığım çelişkili durum, ben onu anlatmaya başlayayım.
Çocuğun anlattıklarını öyle bir merakla dinliyordum ki randevu süresini tamamen unuttum, bir başka hastanın randevu saatini geçirmem ve o hastanın odaya girmesiyle sürenin farkına vardım, çocukla selamlaştık ve yeni bir randevu almasını istedim, bir hafta sonra tekrar geleceğini söyledi ve çıktı. Ben bu bir hafta içerisinde anlamadığım bir şekilde o çocuğu ve anlatacaklarını merak ediyordum, çocuk sanki benim dokuz yıl önce ki halimin bu zamana taşınmış bir haliydi, bir hafta geçti randevu günü geldi ve çocuğa sıra gelmesini beklemeye başladım.
Bu arada çocuğun adını sır gibi sakladığımı fark ettim, öyle bir niyetim yoktu ama farkında olmadan bunu yapmışım kusura bakmayın, çocuğun adı Kürşad neden bu kadar güçlü olduğunu anlamakta zorlanmaya gerek yokmuş aslında, gücünü ismin ilk sahibinden aldığı kesin. Randevu saati geldi ve odaya girdi, ilk günkü gibi mutlu bir yüz ifadesi takınıyordu ama bu sefer kanmadım, az da olsa onu tanımaya başlamıştım. Kısa bir hal hatır sorma faslından sonra çocuk fazla uzatmadan konuya girdi.
-Pardon ben nerede kalmıştım, hatırlamakta zorlanıyorum, son zamanlarda bir hayli unutkan olmaya başladım da kusura bakmayın
-Tüm bunların ardından yaşadıklarınla çelişen bir şeyler yaşamıştın orada kaldın.
-Çok teşekkür ederim, aynen bütün bu yaşadıklarım, verdiğim kararlar ve son zamanlarda ki duygusal durumumla çelişir oldum, ama bu konu bayağı uzun randevu süremi müsaitse uzatmanızı rica edeceğim
-Tatbiki uzatabiliriz sorun değil
-Teşekkürler
Ben lise son sınıfa geçtiğimde yani bu dönemin üçüncü haftasında uyandım gözlerimi açamıyor, nefes alamıyor ve ayakta duramıyordum, öyle bir vaziyetin içine düşmüştüm ki kırklı yaşlarında bir KOAH hastasından farksız hissediyordum, staj gördüğüm iş yerine gitmedim ve uyumaya devam ettim. Kısa bir süre sonra sevdiğim bir öğretmenim arayıp okul kurslarına katılmam için rica etti, bende kırmak istemeyip okula gittim ve birkaç saat boş boş gezindim okul çalışanlarıyla, öğretmenlerimle ve öğrencilerle görüştüm, ceza evinden bir arkadaşımın kardeşi liseye bizim okulda başlamıştı ilgilenmem için mektup attı, onun yanına gitti, yanıma alıp biraz gezdirdim yanımda görünürse kimse rahatsız etmezdi, soranlara da yeğenim olarak tanıttım, ardından bir alt sınıflara uğradım orada koruduğum bir kaç tane çocuk vardı sorunları var mı sordum, peşi sıra Bulgar Göçmeni Ece adında bir kız vardı onu gördüm, göçmen olduğuna bakmayın esmer, orta boylu, gözlüklü sıradan bir ergen kendini akıllı ve güzel sanan egoist tiplemesi var ya işte tam öyle birisi ama ne çok zeki ne de çok güzel. Ben bu kızı neden bu kadar uzun anlattım bilmiyorum ama anlatmış olduk bir kere ne yapalım, onunla birlikte idarecilerden birisinin odasına gittik, yerinde yoktu kapıda bir veli ve kızı da onu bekliyorlardı, biz Ece ile oturduk beklemeye başladık.
Bir ara etrafa bakınmak için başımı çevirdim annesiyle bekleyen kızı gördüm ilk önce yüzünü, ardından gözlerini ve peşinden şeytanı gördüm, gözlerinin içerisinde bir şeytan vardı yanılmıyordum yoksa kimse bu kadar masum bir yüze sahip olamaz hemde onun gibi eşsiz kadınsı güzelliğin var olduğu bir bedene sahipken, uzun süre uzaktan izledim yanına gitmek istiyordum, konuşmak istiyordum ama sanki ayaklarım yere çivilenmişti, dilime prangalar vurulmuştu öyle bir şey ki anlatmaya çalışsam sayfalar alır, her cümlem bir kitap olur ve hiç biri yeterli gelmez o an hissettiklerimi ve kızı tarif etmeye. Bu kelimelerle tarif edemediğim zamanın üzerinde biraz zaman geçti, ben kendime gelmeyi başarabildim, ardından konuşmak için harekete geçtim, annesinin ve onun yanına doğru ilerledim, lafı fazla uzatmadan
-Pardon siz ne için bekliyordunuz?
-Yardımcı olabileceğim bir şey var mı?
-Peki neden İstanbul’a geldiniz?
Gibi sorular sordum çünkü kız Çorum’dan İstanbul’a taşımıştı, babası vefat etmiş ve maddi sıkıntılar yaşamaya başlamışlar bu sebepten de İstanbul’a yerleşmeye karar vermişler.
Bir tek bu kısa konuşmayı gerçekleştirebildim, onunda genelini annesiyle yaptım, yanında ailesinden biri varken konuşmak pek kolay olmuyordu ama ismini öğrenmeyi akıl edemem benim aptallığımdı kabul etmem gerekir.
Akşam oldu ve ben eve gittim her zamanki odam değişmişti pek fazla ışık almıyordu ama ışıl ışıldı, gülmeye alışık olmayan yüzüm sırıtıyordu ve uzun süredir duygusal olarak çalışmayan aklım duygusal çalışıyordu, sürekli bu kızı düşünüyordum, düşünmekten uyuyamıyordum, sonunda bunu kabullendim ve bir kahve yapıp sabaha kadar hayal kurdum
Çocuk konuşmayı kesti ve bir su istedi, nefes nefese kalmıştı, dudakları kuruluktan çatlamaya başlamıştı, hemen suyu verdim, bir dikişte içti ve konuşmaya devam etti.
Sabah işe gitmem gerekirken okula gittim akşama kadar kızın okula gelmesini ve konuşmayı bekledim. Akşam olduğunda kendi kendime sorular sordum, ben bu kızı neden bekliyordum, hem nasıl bulacaktım daha adını bile bilmiyordum. Böyle bir sürü soru sordum ama hiç birini cevaplayamadım bir deli gibi bir şey bir şey yapıyordum ama ne yaptığımı, neden yaptığımı bilmiyordum, tarih öncesi atalarımızdan kaldığı söylenen hayvani duygularla hareket ediyordum, hatta Tanrı’ya olan sevgim bir nebze daha az olsaydı ona sitem edebilirdim ama buna sevgim izin vermedi, bende yarındağası gün, ondan sonraki gün ve ondanda sonraki gün, bir daha ki hafta, peşinden gelen hafta hep o kızı düşündüm, aradım akla hayale gelmeyecek kişilerden yardım istedim, sokağa haber saldım fakat nafile bir türlü bulamadım, tam ümidi kestiğim sırada şans eseri hiç beklemediğim biri ondan bahsetti, ismini söylemesede ben anladım ve kim olduğunu sormaya başladım, her sorumda sorduğum kişi bir adım daha geriledi farkında olmadan üstüne yürüyormuşum sonradan fark ettim, bunun benim için bir önemi yoktu, çünkü haftalardır aradığım kişiyi bulmuştum fakat sevinemeden bir hüzün tüm bedenimi kapladı kız bir kons (eğlence mekanlarında masalara oturup daha çok para harcatan kişi) çıktı. Bu nasıl olabilirdi onun yaşında daha erişkin bile olmayan biri neden böyle bir işte çalışırdı ve bunun çalınmasına nasıl izin verirlerdi.
Akılda bunun gibi yüzlerce soruyla saatlerce savaştım, en sonunda eve gittim düşünürken yorgun düştüm ve uyudum uyandığımda sabah olmuştu, bütün bu yaşadıklarım bir rüyaymış anladım ama yanlış anladım hepsi gerçekti ve bir karara varmak gerekiyordu, bir süre sonra karar vermeyi başardım, tahminimce bu kız isteğiyle yapmıyordu bu işi ve ben onu kurtaracaktım. Çalıştığı gece kulübüne gittim kızın yanıma gelmesi için yüzlük bir şişe açtım, Çünkü bundan daha dikkat çekici olan herhangi bir şey yoktu tek başına biri yüzlük şişe açıyor ve bu mekanın en pahalı içeceği nasıl dikkat çekmesin değil mi, tatbiki de tahmin ettiğim gibi dikkat çekmeyi başardım, kızı benim yaş gurubuma daha yakın olduğu için yanıma yolladılar ve konuşmaya başladık konuşma sonunda ben kararımı verdim, zaman harcamaya değmeyecek biriydi o ve ben fazlasıyla zamanımı harcamıştım. Konuşmayı kızın mahremiyeti için anlamayacağım ama onun yüzü masumdu, ruhu karanlık.
Dedi ve çıktı bir daha da gelmedi ve bu sırrı yıllarca üzerimde ki yük gibi taşıdım.
Son
Yunus Emre Bal