Varoluşunu Anlamlandırdığını Zanneden İnsan
Kelimenin en geniş anlamında; değer yargıları sistematiği insanın diğerine ya da farklı bir ifade ile söylersek ötekine karşı sorumluluğunu an be an arttırdığı toplum gerçekçi bir süreçtir. Burada sorulması gereken soru yalınkat şudur:
İnsanın özgürlüğü nerede başlar, nerede biter? Ve bu özgürlük skalası problemi var olan tüm canlılar için geçerli midir? Şimdilik bilinen, insan adı verilen canlı bu problemin merkezinde ve kendi harici tüm var olanların varlığının farkında; yani farkındalık insanın acı yazgısı belki de.
İnsanın bilinebilen var olan gerçekliğe anlam katması ve onu kategorik olarak tanımlaması kendini bu gerçeklikten soyutlaması anlamına gelmez. İnsan aksine var oluşun tam orijinine gömülmüştür. İster istemez. Şimdi gelelim asıl meseleye; Sorumluluk; insan sorumludur. Farkındalığı arttıkça sorumluluğu da artacaktır. Ve beraberinde şu problemi getirir: İnsan dönüştürendir. Üretendir ve adlandırandır. Fizik kurallarına müdahale edemese bile içinde bulunduğu çevreyi adaptasyon yeteneği ile sanki kendi oluşunu yeniden dizayn edercesine dönüştürür. Tabi ki bunun sonucu ödediği bedel çok ağırdır. Doğayı ve içinde bulunduğu tüm popülasyonları kademe kademe yok eder.
Şimdi size soruyorum: İnsan, sorumlu olduğunu iddia eden insan kendini gerçekleştirme pahasına var oluşu an be an örseler. Bu paradoks değil de nedir?
Adnan Gökdoğan
(Konuk Yazarımız)