top of page
  • Instagram
  • YouTube
  • Twitter

TÜNEL - BİRSEN EKER

Yıldızlar misali gökyüzünde savrulan ışık hüzmelerini penceresinin kenarından izliyordu her gece Michael. Hayallere dalıp dururken daha 8 yaşına girmesine bir gün vardı. Michael esmer tenli, kıvırcık saçlı, ilkokul birinci sınıfa giden, en çok pembe ve mavi renge, ünicornlara ilgisi olan bıcır bıcır, çalışkan, nazik ve kibar bir kızdı. Anne ve babası işteyken büyükannesiyle birlikte zaman geçirmekten keyif alıyordu. Büyükannesine yardım etmeyi de çok seviyordu.

İşe gitmek için sabah erkenden kalkarak mutfağa gidip bir kase yulaf ezmesi yedi ve çantasını hazırladı Bay Sam. Kirpi gibi saçları, çekik zeytin gözleri vardı. Orta boyluydu. Çalışkan olduğu kadar eşi ve kızına kalben bağlıydı. Bugün kızının doğum günü olduğu için erkenden işe gidecekti. İşlerini erken halledip akşam eve erken gelecekti. Kızına güzel bir doğum günü planı yapmıştı.                                                                                                                     

İş evraklarını çantaya koyduktan sonra arabasına binip yola koyuldu. Yolda kızı için önceden sipariş ettiği gökkuşağı renkleri olan ünicornlu, çilekli pastayı ve süsleri pastaneden aldı. Sonra en yakın oyuncakçıya gidip orta boy bir kutu içinde ne kadar ünicornlu oyuncak varsa güzelce paketlettirip arabasının bagajına koydu. Arabasına bindi, emniyet kemerini takıp yoluna devam etti. İşe gitmek için acele ederken yolda bir sıkıntı olduğunu görünce tünele girdi. İş yerini aradı bir tünele girdiğini biraz gecikebileceğini söyledi. Tünelde biraz ilerledikten sonra büyük bir gürültüyle sarsıntı oldu ve birden her yer karardı.

 

2 saat sonra birden gözlerini açtı, arabanın içindeki ışığa bastı. Hareket edemiyordu. Yüzünde cam parçaları, sıyrıklarla göçüğün altında kalmıştı. Hemen telefonundan 911 yardım hattını aradı.

 

Yardım görevlisi: Buyrun nasıl yardımcı olabilirim?

Bay Sam: Tünelde göçük altında kaldım kurtarın beni

Yardım görevlisi : Hangi tünel bayım? Çevrenizde işaret rakam ve benzeri bir şey görünüyor mu?

Sağına soluna bakındı, ön tarafta no 3 yazısını görünce

Bay sam : Şima dağının yeni yapılan tüneli. Arabanın önünde büyük boruda no 3 yazısı var. Ne olur kurtarın beni... Kızım, kızımın bu akşam doğum günü.

Yardım görevlisi: En kısa zamanda ekiplerimiz orda olacak ama söyleyeceklerimi iyi dinleyin bayım, Öncelikle su ve yiyeceğiniz var mı?

Bay sam: Kızıma yolda aldığım pasta ve 4 şişe su var.

Yardım görevlisi: Bayım pastayı 2 gün içinde tüketin. Tüketmediğiniz takdirde araya gidecek ve bakteri oluşacaktır. Suyu ise size yedi gün yetecek şekilde ayarlayarak tüketin.

Bay sam: Ne, yedi gün mü? Kızım, kızımın doğum gününü göremeyecek miyim?

Yardım görevlisi: Ekiplerimiz yolda bayım. Şarjınızın bitmemesi ve size ulaşmamız için her gün sizi belirli saatlerde arayıp bilgi alıp bilgi vermemiz için telefonunuzu kapatın bayım. Yarın sizi 8’de arayacağız.

Telefonunu kapatan Bay Sam üşüyüp titriyordu, ayrıca çok korkuyordu. Ön koltuğun kılıfını çıkartıp yırttı ve üzerine örttü. Biraz su içtikten sonra uyuyakaldı.

Gözlerini açtığında yine bir sarsıntı oldu, korkup yardım çığlığı atmaya başladı. Kimse yok mu?

 

Hiç ses yoktu sadece no 3 yazan yerde bir kıpırtı fark etti. Telefonunun ışığını korkarak ön taraftan oraya tuttu ve boğazında bir şey takılı küçük bir köpek gördü.

 

Kendi kendine köpek varsa yardım bekleyen birileri de vardır düşüncesiyle no 3 yazılı yere sürünerek gitti. Bir arabanın ön tarafına koca moloz yıkılmıştı. Hareket etmeyen sürücünün kanının dışarıya döküldüğünü görünce yardım için arka kırık camdan sürünerek ön tarafa geçmeye çalıştı. Sürücü koltuğuna arkadan bir demir saplandığını görünce ön tarafa hızla ilerledi ve sürücüyü o halde görünce

 

Bay sam: bayan korkmayın bende sizin gibi arada kaldım. Sizi çıkarmaya çalışacağım.

Denedi lakin molozu kaldıramadı.

Bay sam: Peki arayabileceğiniz biri var mı? Arayalım bir sesini duy. Yalnız çok şarjım yok 911’den belirtilen saatlerde görüşeceğiz.

Kız: ta ta tamam ama ben üşüyorum.

Bay sam ceketini çıkartıp kızın üstünü kaparken kızın ayaklarının moloz yığınının altında ezildiğini ve fazla zamanı olmadığını fark etti.

Kız, Bay Sam'a annesinin numarasını söyledi. Bay Sam numarayı çevirdikten sonra hoparlörü açtı.

Kız: Anne ben ben yeni yapılan tünelde kaldım. İşe giderken mecburen gecikince senin yeni arabanı aldım. Beni affet anne. Araban pert oldu. Yardım ara anne, ben yaralıyım.

Anne ağlayarak: kızım araba mühim değil sen önemlisin. Yanında kimse var mı?

Bay Sam: bayan ben de kızınız gibi dağdaki tünelde arabada sıkışık kaldım. ben hafif yaralıyım yalnız kızınız şey...

Anne: anladım bayım ne olur kızıma iyi bakın ben şimdi yardım hattını arayacağım.

Bay Sam: bayan 4 şişe suyumun birini kızınıza içirdim. Benim de bir kızım var. Onun bu akşam yaş günü. Eğer ulaşırsanız ve yetişemezsem kızım ve eşime onları çok sevdiğimi söyleyin. Der ve hat kesilir.

 

Kız rahatsızlanır ve orada öylece gözlerini yumar.  Bay Sam korku ve üzüntüyle arabasına sürünerek gider ve köpeği de yanına alır. Köpeğin aç ve susuz olduğunu görünce pastadan bir parça köpeğe verir. O gece korkudan köpeğe sarılarak uyuyakalır.

 

Sabah Saat 8

 

Bay Sam telefonunu açtı. 911'i aradı, olanları anlattı. Yardım görevlisi; ekiplerin şu an orada olduklarını lakin yeni yapılan tünelin tamamının yıkıldığını ve onun gibi birçok sürücünün göçük altında kalmış olabileceğini dile getirdi.

 

Bay Sam: Bayım ben çok ilerlemiş olamam çünki 2 dakika geçmedi tünele girmeme; büyük bir gürültüyle sarsıntı oldu. Tahmini bir buçuk veya iki saat olmuştur gözlerimi açtığımda. Her yer aydınlıktı sonradan ışık gitti.

 

Yardım Görevlisi: Bayım hiçbir vatandaşımıza elektrik çarpmaması için elektrikleri kestirdik o bölgede.

 

Bay Sam: peki eşim ve kızım? Ulaşabildiniz mi?

 

Yardım Görevlisi: bayım eşiniz şu an yanımızda. Sizi ve diğer vatandaşlarımızın kurtarılmasını bekliyor. Kızınız ise büyükannesinde. Sizi çok sevdiğini söyledi.

 

Bay Sam: Ah kızım bilmez miyim bende onu seviyorum.

 

Yardım görevlisi: Bayım size tavsiyem arabanızda dediğim gibi 2 gün içinde pastayı tüketin. 7 güne yetecek şekilde de suyunuzu tüketin. Ayrıca radyo101'i açıp arada seksenler kuşağı şarkıları dinlerseniz biraz zaman geçmesini sağlayabilirsiniz.

 

Bay Sam: ben seksenleri çok severim. Teşekkür ederim bayım.

Yardım Görevlisi: Asıl ben teşekkür ederim bayım.

 

Radyoyu açtı. Eşi ile kendinin en sevdiği şarkılar çalıyordu. Eşi ve kızını düşünerek köpeğe sarılıp uyuyakaldı.

 

4 saat sonra köpeğin kıpırtısına gözlerini açan Bay Sam, ölen kızın olduğu yere sürüngenler girdiğini fark edince, olabildiğince hızlı hareket ederek, o tarafı taş kaya ile iyice kapatır. Ve sürüngenlerin nereden geldiğini gördüğü yeri eli ile bulmaya çalışırken esen bir rüzgar fark eder. Ve köpeği o küçücük boşluğa yönlendirerek köpeğe telefon ışığını tutar. Çok geç olmadan köpeği bulan yardım görevlileri basına ve çevredeki herkese haber verir. Bay Sam cesaretle köpek gittiyse bende giderim diyerek küçücük delikten sürüne sürüne bir yere kadar gider. Ama ufak bir sarsıntı olunca tekrar sürünerek geriye döner. Telefonla 911'i tekrar arayıp ölen kızın köpeğini yolladığını, lakin tekrar bir sarsıntı olduğu için deliklerden geçemeyip geri döndüğünü ve yaralı olduğunu dile getirir.

 

Yardım görevlisi: köpeği aldık bayım oksijen verilmekte şu an ambulansta.  Sizi de en kısa zamanda çıkaracağız dedik. Lakin tüneli yaptıran mimar tüneli yıkmak için şart koydu; 1 saat sonra dinamitleri kurduktan sonra patlatacaklar. bayım ekiplerimiz basın yüzünden geri döndüler. İşimizin son dakikaları olduğu için 10 dakika içinde çıkmalısınız bayım. Eşiniz ve kızınız için. Ayrıca şu an eşiniz radyoya varmıştır. Sizin için…

 

Bay Sam telefonu kapatır ve radyoyu açar.                                                                                     

Eşi; yukarıdakilerin basını susturmasının altında deniz kumu ve bozuk malzemelerden yapılmış tünelin olduğunu söylüyordu. Yıkık tünelin altında eşinin yaşadığını ancak hiçbir şey yapamıyoruz patlatacağız demelerini, eşinin sesini, son konuşmasında telefonun kapanmasını, onun hala yaşadığına inandığını ve onu her şeye rağmen çok sevdiği ve halen yaşadığına inandığını radyoda anlattı.       

 Eşinin; ne olur Sam bizim için tüm gücünle çık oradan demesiyle Sam radyoyu kapattı. Ufacık delikten ellerini kanatarak bir şekilde çıkmayı başardı. Ve geride kalan son yardım görevlileri onu serum takarak ambulansla hastaneye götürdüler. O çıktıktan 5 dk sonra tünel patlatıldı. Büyük bir gürültüyle irkildi. ambulans 1 dakika durdu ve dışarıya baktıklarında gökyüzünde duman olunca yola devam ettiler.

 

Bir gün sonra basın hastaneye doluşmuştu. Eşi ve kızı Sam’in başında gözlerini bir an önce açsın diye dua ediyorlardı.

 

Gözlerini açan Bay Sam: hareket edemesem de Minik ünicornum Michael ve dünyalar tatlısı eşim beni yalnız bırakmakları için çok şanslıyım. Demesiyle eşi ve kızına sıkı sıkı sarıldı.

 

Michael: Babacığım sen benim doğum günüme gelemedin ama ben senin gözlerini yeni açtığın bu güne geldim. Bir daha bizi bırakma. Diyerek arkasına sakladığı üç uçan balonu bıraktı. Eşi ise kapıdan, dışarıda hazırladığı pastayı getirdi.

 

Bay Sam: O zaman ailecek üfleyelim pastayı diyerek üçü de doğrulup pastayı üfledi. O sıra basından hemşire kılığına giren biri çaktırmadan tüm görüntüleri çekti.

 

Ertesi gün tüm gazetelerde tünel kazasında ölümden dönen Bay Sam ve ailesinin mutlu sonu manşeti vardı.

 

Doktorlar 1 ay içinde Bay Sam iyice iyileştikten sonra evlerine geçebileceklerini ama yıprandıkları için bir tatilin iyi gelebileceğini söyledi. Kendi aralarında anlaşıp hangi ülkeye hangi şehre gidelim diye düşünürken Michael Türkiye babacım hem orada gezilip görebileceğimiz tarihi yerler ve muhteşem tatlar varmış. Büyükannemin dergisinde okumuştum.

 

Bay Sam eşinin gözlerine bakarak olur yanıtını aldıktan sonra, madem ünicornum istiyor yolculuk Türkiye. Önce bankadan aylığımı çekeyim alışveriş ve bilet ayarladıktan sonra ilk uçakla başkent Ankara’ya geldiler. Bir otel ayarlayıp eşyalarını bıraktıktan sonra ilk Anıtkabir’e gittiler. Michael askerlerin ve bu büyük mareşalin ne büyük zaferler kazandığını öğrenince o günden sonra hep onun gibi büyük bir öğretmen olmak istedi.

 

Hayatı boyunca çok çalıştı. 18 yaşına geldikten sonra üniversite sınavlarında Türkiye’deki öğretmenlik bölümlerini tercih etti.

 

Bir süre sonra tercih sonuçlarına internetten baktığında İstanbul’da özel bir kolejde İngilizce öğretmenliğini kazandığını öğrenince çok sevindi. Büyükannesi hayatta olsaydı onunla gurur duyardı. İlk önce annesine sonra da babasına müjdeli haberi verdi. Babası emekli olduğu için kızını İstanbul'a kendi götürdü. Orada ona güzel bir ev kurup, eşinin yanına geri döndü. İlk yıl kızları onları, onlarda kızlarını çok özledikleri için kızlarının yan dairesini alıp oraya yerleştiler. Bir gün okul tatil olunca kızları arkadaşlarıyla hafta sonu tatile gitmeye karar verdikten ve ailelerine danıştıktan sonra bir karavan kiralayıp Bodrum’da bir koya kamp kurarlar. Deniz, kum, sıcak derken yorulurlar ve herkes yerlerine geçip uyuyakalır.

 

Gözlerini açtıklarında plastik bir botun içinde denizin ortasına doğru sürüklenirken Michael Kıyıdan çok uzaklaşmadığımızı sanıyorum. Korkmayın ben çok iyi bir yüzücüyüm.                       

“bakın” der kızlara elini uzatarak koydan bir otelin yakınlarına geldiklerini gösterir. “gider yardım isterim onlarda sizi kurtarır.”

 

Yelda: Michael ne olur kurtar bizi burada yosunlar çok fazla bak iyi yüzücü değiliz biz olmazsa Polisi ara unutma ve dikkatli ol.

Michael : zaten ilk işim polisi aramak olacak Yelda. Çırpınmayın bu plastik botun su almaması için. Biraz sabredin. bizim kızları sen temkin et, güveniyorum sana.

 

Suya atlar; bir kulaç, iki kulaç derken adeta bir deniz kızı misali hızla yüzerek otele varır. İnsanlar Michael’i çok fazla anlamayıp eliyle işaret ettiği yere baktıklarında çok ilerde botta 4 kızın sürüklendiği görürler ve otel sahiplerine söylerler. Otel de deniz yardım hattını aradıktan 5 dk sonra büyük bir tekneyle bir an önce diğer dört kızı kurtarırlar ve arkadaşları Michael ile buluştururlar.

 

Michael: bakın kurtulacaksınız dedim size kızlar panik yaptık ama hala o plastik bota nasıl gittik karavanımız kaplarımız malzemelerimiz ne oldu hala anlamadım.

 

Polis geldi. Her bir kişi ile görüştü.

Çok fazla geçmeden karavan ve bazı eşyalar bulununca kızlar polisten daha güvenli bir yerde konaklamaları için yer tarif aldı.

O gece orda konakladıktan sonra sabahın ilk ışıklarıyla yola koyuldular.

BİRSEN EKER

"Genç Sanatçıların Yükselen Sesi"

Online Kültür Sanat Bilim Edebiyat Dergisi

 “Bir yazarımız, bir ressamımız, bir şairimiz de siz olun istemez misiniz?

Eserlerinizi gönderin, yayınlayalım. Sayılarımıza siz de katılın!” 

gencfikirivriz@gmail.com

  • Instagram
  • Twitter
  • YouTube
  • Facebook Sosyal Simge

*Sitemizde yayınlanan tüm eserlerin telif hakları ve yasal sorumluluğu eserlerin sahiplerine aittir. 

Eserlerin izin alınmadan veya kaynak gösterilmeden yayınlanması, kopyalanması ya da herhangi bir yolla çoğaltılması yasaktır.

bottom of page