BÖLÜM 1
Koca bir krallığa karşı tek başıma savaş açmıştım ve bu savaşı yalnız kazanamayacağımı biliyordum. Bana bu savaşta yardım edecek biri lazımdı. Araştırdım -benlik olmasa da - benim kadar yüksek büyü gücüne sahip sadece bir kişiyi bulmuştum. Hemen bir portal açıp onun olduğu bölgeye gelmiştim. Büyü enerjisini takip ederek saatler içinde onu buldum."Kümüthane’’ denen bir yerde idi. Onu görünce çok şaşırmıştım çünkü o bir kızdı ve kızlarla aram pek iyi değil. Ama onun yardımına kesinlikle ihtiyacım vardı. Kızın yanına gidip, yanına oturup oturamayacağımı sordum, "elbette’’ dedi. Arkadaki rafların birinden bir şeyler alıp hemen onun yanına oturdum. Ben aldığım şeye bakarken o da arada bana göz atıyordu. Onunla bir şekilde konuşmam lazımdı ama nasıl? En sonunda düşünmeyi bırakıp ona döndüm."Kümüthane kaçta açılıyor?" diye sordum. Biraz güldü Ve "kütüphane saat 9’da açılıyor”dedi. Ardından bana elini uzatıp "Zoe" dedi. Yüzüm kızarmıştı bir şey diyemedim. Birkaç saniye sonra "Adım Zoe, senin adın ne?" diye devam etti."Azim" dedim ve der demez Zoe hemen "Dur tahmin edeyim, burada yenisin, bunu biliyorum çünkü buraya her gün gelirim ve seni ilk defa görüyorum" dedi. Ardından saate baktı yüzü biraz kızarık şekilde gitmesi gerektiğini söyleyip hızla gitti. Masada birkaç eşyasını unutmuştu onları alıp ben de peşinden gittim ama etrafta kimse kalmamıştı. Ben de bir yere oturup akşam olmasını bekledim kütüphanede olanlar sırasında Zoe’yi fiziksel olarak biraz tanımıştım. Uzun rengârenk saçları, inci gibi parlayan mor gözleri ve tatlı bir gülümsemesi vardı. Akşam olduğunda etrafta kimse kalmamıştı. Büyü işlerinden anlamanın en iyi yoluysa buydu bulutların üstünde durmamızı sağlıyordu. Ertesi gün kütüphaneye tekrar gittim. Zoe orada beni bekliyordu yanına vardığımda elini bana uzatıp "Kitaplarım" dedi. Hemen ona eşyalarını verdim. Ardından kolumu tutup "hadi,seni çok güzel bir yere götüreceğim" dedi ve beni yaklaşık bir saat boyunca bir yere yürüttü ve en sonunda bir ağacın önünde durdurup "Evet ağaç eve geldik ne düşünüyorsun?" dedi.Şaşırmış bir şekilde "Ağaç ev mi?" dedim Zoe hafif kırılmış bir şekilde bana baktı ve "Beğenmedin mi? " dedi. Öyle bir şekilde demişti ki onu kıramayıp "Elbette beğendim çok güzel olmuş" dedim. Beraber yukarı çıktık ardından Zoe beni bir masaya oturttu ve aç olmuş olabileceğimi söyleyip önüme bir kek koydu.En başta Zoe'nin bana kek vermesi tuhafıma gitmişti ama gerçekten açtım o yüzden hiç düşünmeden keki yemiştim. Zoe kekin nasıl olduğunu sordu aslında keki yakmıştıAma keki çok beğendiğimi söyleyecekken yalan söyleyemedim ve keki yaktığını söyledim. Zoe buna gülümsedi ve bana "En büyük sırrın ne?" diye sordu. Kendimi tutamadım ve tüm gerçekleri söyledim, onun bir büyücü olduğunu yardımını istediğimi savaşta olduğumu ve her şeyi. Kendime inanamamıştım her şeyi söylemiştim, bunun üstüne Zoe kulağıma yaklaşıp "Elbette gelirim sen benim dostumsun" dediğinde kendimden geçip bayılıverdim. Uyandığımda başım çok ağrıyordu, ayağa kalkmaya çalışınca Zoe hemen gelip beni zorla tekrar yatırdı ve başımı vurduğumu, yatmam gerektiğini söyledi. Tam yanımdan ayrılırken ona "Gerçekten benimle gelecek misin ?" diye sordum. Biraz duraksadı ve ardından arkasını dönüp "Evet" dedi. Yaklaşık birkaç saat sonra yattığım yerden gizlice kalktım ve Zoe'nin yanına gittim yıldızlara bakarken uyuya kalmıştı onu aldım ve yatağa yatırdım dışarıya gidip yiyecek bir şeyler topladım. Sabah olduğunda kahvaltıyı hazırladım ve Zoe'yi uyandırdım ve kahvaltının ardından bir portal açtım ve birlikte portaldan geçtik.
BÖLÜM 2
Portalı ormanda bir yere açmıştım, Zoe portaldan koşarak geçtiği için çıkar çıkmaz bir ağaca çarptı. Onu kaldırdığımda ilerideki şatoyu gördü. Bana dönüp "Burada mı yaşıyorsun?" diye sordu. Orası karşı tarafın şatosuydu ona oradan uzak durmasını söyledim. Ateş yakmak için odun topluyorduk, Zoe bana dönüp "Bana büyü öğretecek misin ?"diye sordu. Ona dönüp "Evet ama akşam oldu yarın başlayacağız" dedim. Zoe bunu duyunca heyecanlandı ve ateşi yaktıktan birkaç dakika sonra dizime yatıp uyudu. Sabah Zoe beni erkenden uyandırdı ve hemen başlamak istediğini söyledi. Ve kolumdan çekiştirmeye başladı, kalktım ve dağın tepesine bir portal açtım, ardından ona bir kristal yüzük verdim bu portal açabilmesini sağlayacaktı. Ona yapması gerekenleri söyledim ve onu burada beklediğimi söyleyip yukarı yolladım. Yaklaşık beş dakika sonra yanımda hafif kıvılcımlar çıkmaya başladı, en sonunda portal açıldı ve Zoe üstüme atlayıp bana "Beni nasıl oraya yollarsın, orası çok soğuk, beni hiç mi merak etmedin!"diyerek bağırıyor, bana vurmak için uğraşıyordu. O akşam onu böyle eğitmenin doğru olmadığına karar verdim, saraydaki büyü kitaplarına ihtiyacım vardı. Zoe'nin uyumasını bekledim ve uyuduğunda hemen bir portal açıp saraydaki kütüphaneye gittim ,orada kitapları ararken bir anda savaş zili çaldı. Beni fark etmişlerdi hiç düşünmeden portalla oradan kaçtım Zoe’nin yanına yere yattım, çok yorulmuştum. Ama bu önemli değildi beni fark etmişlerdi yani her an burada olabilirlerdi. Zoe’yi uyandırdım ve ona kitabı verip buradan uzaklaşmasını söyledim, dediğimi yapıp hemen gitti. Güneş doğmaya yakınken savaş zilinin sesini tekrar duydum ve birkaç dakika sonraysa aramızda metreler vardı. Adamların hepsi benim iki katım kadardı aralarından benim kadar bir adam çıktı ve " Sonunda, demek bunca zamandır canımı sıkan çocuk sendin" dedi ve ardından güneşe bakarak ,"Güneş doğuyor ama sen batacaksın, kudretli Shao Kahn’ın önünde diz çok ya da kaderinle yüzleş!" diye bağırdı."Asla" diye ona karşılık verdim. Buna karşılık olarak elini sırtına attı ve kocaman bir çekiç çıkardı. Öbürleri hiç hareket etmedi ama o çekiçle üstüme koşup bana büyük bir darbe indirdi, ardından bir darbe daha indirecekken çekici tuttum, yaklaşık birkaç saniye sonra "Sonun geldi" diyerek bağırdı ve çekicini çekip havaya kaldırıp çekice çakan yıldırımlarla birlikte büyük bir darbe indirdi.
BÖLÜM 3
Uyandığımda akşama yaklaşıyordu yakındaki ormana gittim. Hiç enerjim kalmamıştı, direkt ağacın birine yaslanıp uyudum Sabah olduğunda etrafta bana olanları anlatabilecek birisini aradım. Yaklaşık birkaç saat sonra arkamdan bir ses duydum ve sırtımda bir hançer hissettim.
"Ne arıyorsun burada"
"Sadece bana olanları anlatabilecek birini arıyorum"
"Benimle dalga geçme, yavaşça arkanı dön "demesiyle arkamı döndüm ve Zoe'yle birbirimizi görünce çok şaşırdık ikimiz de birbirimize sarıldık. Zoe gözlerimi bağladı ve beni bir yere götüreceğini söyledi. Yaklaşık on dakika sonra gözümü açtı ve "Sürpriz" dedi.
Karşımda yine bir ağaç ev vardı gayette güzeldi yukarı çıktık tam içeri girecekken ağaçtaki meyveler dikkatimi çekti tam bir tane alacaktım ki Zoe bana olgunlaşmadıklarını söyledi. İçeri girdik ve Zoe her şeyi anlatmaya başladı
"Yaklaşık 1 yıldır yoksun sen yokken fazla bir şey olmadı burayı yaptım, yaşamayı öğrendim, büyü kitabındaki her şeyi öğrendim. Yani hepsi bu."
"Peki saray?"
"Artık savunmasız eğer oraya girebilirsek her şeyi bitirebiliriz.’’ Arkadaki pencereden saraya baktım ve "Tamam o zaman saldıralım." dedim. Zoe bana gülümsedi ve "Neden olmasın" dedi. O akşam hiç uykum yoktu, dışarı çıkıp yıldızları izledim. Sabaha doğru Zoe ile birlikte kaleye doğru girdik Shao Kahn büyü geçirmez bir odada duruyordu o yüzden yanına portal ile gidemedik, kapı uzaktan açılıyordu. Bu yüzden Zoe'yi kapıyı açması için yolladım.Birkaç dakika sonra kapı açıldı ve içeri girdim. Shao Kahn beni orada bekliyordu arkasını döndü ve "Sonunda" diyip direkt çekicini fırlattı, çekiç beni odanın dışına yolladı ama Shao Kahn odanın dışına çıkmıyordu, odanın dışına çıkınca ona büyü yapacağımı anlamış olsa gerekti. Benim içeri girmem lazımdı ama aklıma bir fikir geldi kapının önüne ayna boyutuna açılan bir kapı koydum, eğer onu dışarı çıkartabilirsem ayna boyutuna gidecekti. İçeri atlayıp arkasından itecekken beni tuttu ve havaya fırlattı ama bu onun hatasıydı çünkü avizeye çarptım ve avizenin üstüne düştü. Şansımı yakalamıştım avizeyle birlikte onu ayna boyutuna yolladım. Ardından Zoe'nin yanına gittim saraydaki herkesi yakalamıştı onlarla burayı terk etmeleri karşılığında onları öldürmeyeceğimizi söyledik, hemen kabul ettiler. Bu olaylardan sonra ağaç eve geri döndük Zoe beklememi söyledi ve yukarı çıkıp iki meyve attı peşinden "Artık olgun. "diye bağırdı. Beraber oturduk ve gün batımını seyrettik Zoe'ye kalmak isteyip istemediğini sordum kalacağını söyledi ve beraber bir şekilde yaşadık.
SON
Azim Kayhan TOKLUCU