Anadolu’nun Mustafa Kemal’i
Kimdir Atatürk? Bir ilkbahar çiçeği mi kışın ortasında? Bir top ışık mı karanlık dünyaya? Bir komutan mı acımasız, bir lider mi şefkatli?
Yalnız Zübeyde Hanım’ın oğlu değildir Atatürk, tüm Anadolu analarının oğludur, umududur, ışığıdır.
Bir kısa ömrü, bir koca vatana adamış mavi gözlü dev adam.
Bir Mustafa ki Sakarya’dan Çanakkale’ye, Amasya’dan Sivas’a, Erzurum’dan İzmir’e Anadolu’nun dört bir yanını işgalden kurtarmış. Bir Kemal ki yüreği aşkla dolu. Bir Atatürk ki halkının bağrında yer etmiş ve yüz yıl, bin yıl geçse de silinmemiş.
Peki nedir Atatürk’ü bu kadar kalıcı yapan? Nedir onu yedisinden yetmişine herkesin dilinde, kalbinde yer ettiren sır? Bir ülkenin kurucusu olması mı? İlk Cumhurbaşkanımız olması mı? Daha da ötesi, tüm ülkeyi işgalden kurtarıp devrimleriyle yeni baştan yapması mı?
Belki de ona olan sevgimizin asıl nedeni içtenliğidir. Kadın erkek, genç yaşlı bu ülkenin tüm evlatlarını sevmesidir. Belki ileri görüşlülüğüdür. Belki de bir umut kaynağı olmasıdır dünyanın tüm ezilmiş halklarına. Kim bilir? Belki mavi gözleridir onun, asaletidir kanındaki, duruşudur, resmidir zihnimizdeki.
Bir koca ülkenin bağımsızlığını sağlamış bir adam Atatürk. En temel hakkımız olan özgürlüğü Cumhuriyet’le getirmiş bir lider. Kaosun içinden barış ve huzuru çıkartmış bir önder.
Her şeyin ötesinde Atatürk evrensel bir liderdir. “Yurtta barış, dünyada barış” ve “İnsanlık bir vücut, milletlerse organlarıdır” sözleriyle bunu anlatır bizlere. Aynı anda hem ulusalcılığı hem de evrenselciliği sağlayan sayılı liderlerdendir.
Dünyanın en güçlü devletlerini ülkemizden kovdu, ulusal egemenliği kurmayı başardı, tüm dünya halklarına cesaret ve ‘biz de yapabiliriz!’ düşüncesini verdi Atatürk. İşte budur Atatürk’ü evrensel yapan: bir kıvılcım olması! Hindistan’ın Gandhi’si, Küba’nın Fidel’i, Güney Afrika’nın Mandela’sının yüreğinde Anadolu’nun Mustafa Kemal’i vardır hep.
Kurtuluş Savaşımızdan sonra birçok millet bu düşünceyle bağımsızlık mücadelesi başlattı ve sömürgelerden kurtuldu. Ve onlar; Bakü’den Bükreş’e, Havana’dan Canberra’ya güneşin doğduğu yerden battığı yere, dünyanın 10 farklı başkentinde Atatürk büstlerini diktiler ve esinlendikleri lideri yaşatmaya devam etmekteler.
“Ben manevi miras olarak hiçbir dogma, donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Tek manevi mirasım ilim ve akıldır” der Atatürk. O kadar ileri görüşlü bir insandır ki; değiştirilemezciliğin önüne geçer. Kendi sözlerinin bile bir gün elbet değişebileceğini söyler, her zaman akıl ve ilmi rehberlik edinmemizi ister: “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle çelişirse bilimi seçin!”
Nihai amacı ülkemizin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmasıdır Atatürk’ün. Gözleri açık gitmedi Atamın. Arkasında koskoca bir gençlik bıraktı. Aziz hatırasını elden ele nesilden nesile taşıyacak, yaktığı ışığı sonsuza dek söndürmeyecek; aksine daha da güçlendirecek bir gençlik.
Bir sarı yapraktır Atatürk, gözleri mavi. Bir sarı yapraktır ülkemin ağacında. Bir sarı yapraktır hiç düşmeyen dalından. Bir sarı yapraktır hiç solmayan. Bir sarı yapraktır, tüm ağacını kucaklayan...
İlker KELEŞ
